Ben çıkayım istiyorum kendi gözümün önünden, hiç değilse bu sefer mevsimin ve mavinin hakkını versin hayat. Bir kereliğine alsın benden beni.
Korku, sen ne biçim ne kötü bir duygusun. Ancak o anı geçirmeye, bitirmeye zorunlu olunca korkmuyoruz. Geçirilmek zorunda olan bir zaman, bir kurt uluması, ama gitmak zorunda olduğun bir ev var. O eve adımını attığın anın düşüncesi dışında sığınalacak bir düşünce yok. Öyle yürüyorsun canavar ulumalarının yanından.
Eylül, baş tacım. En sevdiğim, bu kez iyi karşıla beni. Kahvem şekersiz, sütsüz ve sıcak olsun sabahlarının birinde, kahvaltı da istemem. Öpüşüne inananayım yeter ki, inandıkça kalayım, kaldıkça unutayım. Korkunun coğrafyasına atıvereyim bir beni uçaktan bu kez giderken, hafif bir düşünce, umutlu bir hayalden başkası kalmasın bende.